Yazılar

Etkin Çalış'mak



 
Başarılı bir hayat; için ne yapmak gerekir? Hangi çalışma sistemini hayatımıza oturtmak gerekir? Sadece çalışarak başarılı olunabilir mi? Başarı için şans lazım mı? Geçmişte bu gibi sorular için tek bir reçete sunulurdu; "çok çalışmak". Günümüzde bu kavram, yerini “etkin ve verimli çalışmaya” bırakmıştır. İster öğrenci, ister basketbol oyuncusu, isterseniz bir fabrikada müdür olun… Etkin ve verimli çalışmadığınız sürece hayatta başarılı olmanız tesadüflere kalmıştır.

Çeşitli ölçütler kullanarak yapılan bir araştırmada; başarılı oldukları belirlenen kişilerde şu özellikler saptanmıştır;

Durum değerlendirme özelliği,
Zamanı iyi kullanma özelliği,
Amaçlarını belirleme özelliği,
Dinleme ve gözleme özelliği,
Yardım isteme özelliği,
Sebepleri dışında değil içinde arama özelliği,
Sorumluluk özelliği,
Düzenli bir yaşama sahip olma özelliği

Başarılı olabilmek için mutlaka amaçların açık ve net bir tanımının yapılmış olması, kişinin buna inanması ve amaca yönelik yıllık, aylık, haftalık düzenlemeler yapması şarttır. Eğer kişinin amacı bilgisayar mühendisi olmaksa, bir kartona “geleceğin bilgisayar mühendisi” yazıp bir yere asması yararlı olabilir.

Önünüzdeki hedefi açık bir şekilde gördüğünüzde ve bu hedefi tüm kalbinizle kendinizle özleştirdiğinizde doğru kararı verebilirsiniz.

Yanlış Çalışma Alışkanlıkları Nelerdir?

• Çalışmaya başlarken belli, somut bir amaç taşımamak
• Plansız ve programsız çalışmak
• Belirli bir yerde çalışmamak
• Televizyonla birlikte ders çalışmak
• Sınav öncesi ezberlemeye çalışmak
• Farklı kaynaklardan yararlanmamak
• Çalışırken grafik, haritalardan yararlanmamak
• Anlaşılamayan konu ve dersleri çalışmayı ertelemek, daha az çalışmak
• Sık sık tekrar yapmamak ve tekrarı pekiştirecek sorular çözmemek

Gelecekte zamanı daha iyi kullanabilmek için geçmişte kişinin zamanını nasıl ve hangi durumlarda kullanma konusunda hata yaptığını bilmesinde büyük yarar vardır. Bunu belirlemek için bir çizelge hazırlanabilir. Çizelgede zaman kaybına yol açan olay; ne zaman, nerede veya kiminle yapıldığı gibi soruların cevapları verilmelidir. Bunun en önemli faydası kişinin benzer durumlara göstereceği davranışları yapılandırması ve kendine eleştirel bir gözle bakabilmesini sağlamaktır. Yapılan araştırmalara göre öğrencilerin zaman kaybına yol açan nedenler sıralandığında, en çok rastlanan nedenler; televizyon, derse bir türlü başlayamamak, telefon görüşmeleri, hayal kurmak, endişelenmek olduğu tespit edilmiştir.

Geri getirilemeyen tek şey zamandır.

Zaman hızlı ve coşkun akan bir ırmağa benzer ve ancak planlı bir çalışma ile değerlendirilebilir. Öğrenciler verimli ders çalışmak için plan yapmayı istemekte fakat düzenlemeleri nasıl yapacaklarını bilmemektedirler. Kişiye özel bir ders çalışma planının gerektiğini tüm uzmanlar kabul etmektedir. Öğrenci, birden fazla derse çalışması gerekiyor ya da çalışmak gerektiğinde hangisinden başlaması gerektiğine bir türlü karar veremiyor, nasıl bir yöntem izleyeceğinizi bilemiyorsa; onun planlı çalışmayı bilmediğini kolayca söyleyebiliriz. Plansız çalışma; çalışmaya başladığınızda derslerin üzerinizde yarattığı ruhsal baskıdan dolayı, yoğunlaşamayıp, verimsiz bir biçimde dersleri birini bırakıp diğerine atılmasına neden olacaktır.

Bu tür kararsızlıklar ancak hangi dersi ne zaman yapacağını belirli bir sıraya koymakla yani yapılandırmakla ortadan kalkar. Çalışma planı “nasıl”, “ne zaman”, “nerede”, “ne kadar” gibi soruların yanıtıdır.

Öğrenciler günlük ve haftalık çalışma planlarında şu noktalara dikkat etmelidir;

• İlk önce hangi dersten, hangi konuların bilinmediği tespit edilmeli yani konu analizi yapılmalıdır. Daha sonra;
• Hangi derse haftanın hangi günü çalışacağına ve kaç soru çözeceğine
• Geçmiş konuların günlük ve haftalık tekrarlarına ne zaman yer vereceğine,
• Sınav tarihlerine,
• Hazırlayacakları ödevlerin neler olduğuna ve zamanına,
• Planlarına aldıkları fakat yapamadıkları çalışmaları ne zaman tamamlayacaklarına,
• Dinlenme, sosyal etkinlikler gibi kendilerine zaman ayırmaları gereken saatleri göstermelerine
• Ve bir ajanda alarak, tüm bunları kayıt altına almaya dikkat etmelidir.

Çalışmaya başladığında kendini yorgun, isteksiz hisseden öğrenci çalışma zamanını yanlış seçmiş demektir. Böyle bir durumda hiç vakit kaybetmeden çalışma programında değişiklikler yapılmalıdır.

Öğrenci, planlı çalışarak her işe gerektiği kadar zaman ayrılabilir. Enerjisini ve zamanını daha verimli kullanabilir. Sorumluluklarını yerine getirdiğinden dolayı daha huzurlu olur. Günü gününe çalışıldığından sınavlara hazırlanması kolay olur. Çalışma verimi artar, daha kalıcı ve etkili olur.

Çalışma alışkanlığı olan bir öğrencinin dersleri ile ilgili sıkıntısı çok az olacağından, yazılı bir program yapma gereği de duymaz. Çünkü program onun kafasındadır.

Asıl sorun çalışma isteği olmayan öğrencidedir. O, ders çalışmanın yerine; TV seyretmek, bilgisayar oynamak, oyun oynamak gibi kendince daha güzel şeyleri koyar. O yüzdendir ki bir çalışma programına ihtiyaç duyar. Ancak bu çalışma programı da tek başına onun sorununu çözmez. Öğrencinin çalışma alışkanlığı kazanması gerekmektedir. Bu alışkanlığın ilköğretim 1.sınıftan itibaren kazandırılmasında da en önemli rol, önce anne-babaya sonra da öğretmene düşmektedir. Ayrıca piyasada etkin ve verimli ders çalışma konularında yararlanılacak birçok kaynak da vardır.

İç denetimi gelişmemiş daha çok dıştan denetimli, gelişim dönemleri itibarıyla; duygusal, fiziksel ve bilişsel açıdan çok yoğun değişim yaşayan öğrenciler; sınavdan bir gün önce ders çalışmayı sorun etmeyebilir. Sorunu sadece bizim görebildiğimiz bir sorun halinden çıkarıp, onun da görebilmesini sağlamak, çözüm için atılacak ilk adımlardan biri olsa gerek…

Tüm ailelerin en az zararla atlatacakları eğitim-öğretim yaşantıları geçirmeleri dileğiyle…